by Sehra Aksu
Share
Yazan: Sehra Aksu
Paylaş

Küçük Çocuklarda Israrcılık ve Öfke Nöbetleri
Bebek ve küçük çocukların beceri ve gelişimlerini anlamak, onlara karşı davranışlarımızın şekillenmesine yardımcı olur. Örneğin; yaklaşık olarak 2 yaş dönemi bağımsızlaşma ve bireyselleşme sürecinin başlangıcına denk gelmektedir. Konuşma ve hareket kabiliyeti, sosyal yapıya daha aktif dahil olma gibi özellikler geliştikçe, çocuk yapabileceklerini ve kontrol edebileceklerini keşfeder. Diğer yandan ebeveynlerin çocukları korumak için çizdiği sınırlar çocuğun merak ve keşfetme duygusu ile çatışırlar. Kuralların altında yatan nedenleri anlayamayan, muhakeme yeteneği yeni yeni gelişmeye başlayan küçük çocuk sadece engellendiğini hisseder. Ve duygularını tam olarak kontrol edemediği için, duyguları oldukça kontrolsüz ve şiddetli ortaya çıkabilir, sakinleşmeleri de uzun zaman alabilir. Bu inatçılık ve öfke nöbetleri yaklaşık 2,5 yaş civarında belirginleşip 6 yaşa kadar devam edebilir, giderek artış gösterebilir.
Kendi isteklerini ve davranışlarını kontrol edebilme becerisinin farkına varan dönem çocuğu için bu bağımsızlık yaşantısı mutluluk yanında korkuyu da beraberinde getirir. Pek çok kez bu inatlaşma krizlerinin altında bu iki duygunun çatışması yatar, çünkü korku da öfke şeklinde belirebilir. Örneğin bakımverenden uzaklaşma , yürümeye başlayan bir çocuk için keşif ve merakla gelen neşenin yanında kendi sınırlarını aşıyor olmanın ve ebeveynden uzaklaşıyor olmanın verdiği korkuyla çatışabilir ve ortaya bir öfke nöbeti çıkabilir.
İnatçılığı ve kurallara yoğun direnç göstermeyi pekiştiren en önemli nedenler; çocuğun varlığının görmezden gelinmesi, dinlenilmemesi, ihmali, cezalandırmalar, çocukla birebir tartışmalar ve kardeş kıskançlığı olarak sayılabilir.
Öfke nöbetleri ve krizler bazen yetişkinlerin çaresiz hissetmesine yol açabilir, kendilerine güvenlerini sarsabilir. Mükemmel anne-baba olmaya çalışmak süreci daha da zorlaştırabilir önemli olan en doğru olandan çok, çocuk ve aile için en uygun olanı yapabilmektir. Bu noktada bazı öneriler şöyle sıralanabilir:
- Bu yaş döneminde inatçılığın, normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilmesi
- Küçük çocuğun hangi koşullar altında, nerde, ne zaman, niçin inatlaşmaya başladığının fark edilmesi ve böylelikle tetikleyicileri azaltma
- Olumsuz davranışlara yoğunlaşmak yerine olumlu davranışlarını pekiştirmek, takdir etmek
- Onunla inatlaşmak gibi olumsuz rol modeli davranışlardan uzak durmak
- Çocuğun temel ihtiyaçlarına zamanında ve uygun şekilde karşılık vermek
- İnatlaşmalar esnasında “yapma” “dur” “hayır” gibi uyarılarla onu engellemek yerine daha sakin yaklaşmak. Güç mücadelesine girmemek. Sırf inatlaştığı için istediğini yapmamak ancak inat anında da çok üstüne gitmemek.
- Temizlik, düzen gibi alışkanlıkların kazandırılması süreçlerinde baskıcı tutumlardan uzak durmak
İletişimde kısa ve net açıklamalar ve cezalandırıcı olmak yerine olumlu bir yaklaşım içerisinde olmak önemlidir. Ayrıca esneklik sağlanabilecek bir durumda krizler ortaya çıkmadan alternatifler üretmek yararlı olabilir. Bazen ilgiyi başka yöne çekmek ya da inatlaşma davranışını görmezden gelmek de iyi gelebilir.
Yararlanılan kaynak : Bebek Ruh Sağlığı Temel Kitabı, Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Yayınları
Randevu Alın
“En yakınım en uzağımdır “ Herakleitos Evde annelerimizden sonra en çok vakit geçirdiğimiz , bize en çok benzeyen ama bir o kadar da benzemeyen “öteki”lerdir kardeşler. Yaşamdaki en uzun ilişkilerden olan kardeşlik ilişkisi, niteliği ile paralel ölçüde çocukların ruhsal gelişiminde önemli bir rol oynar. Örneğin bir kardeşle büyümek dil gelişimine ve zihinsel gelişime doğrudan ya […]